Çikolata kelimesi, etimolojik olarak, Aztek dili olan Nauatl’da bulunan “xocoatl” (“socoatl” veya “zocoatl”) kelimesinden gelmektedir.
Socoatl kelimesi aslında, Aztekler için, içerisinde kakao çekirdeği, bal, çeşitli baharatlar ve özellikle de biber bulunduran bir içeceği tasfir etmekte kullanılmaktadır. İspanyollar bu içeceği 1519 yılında Güney Amerika’ya geldikten sonra keşfederler ve içeceğin içerisinden baharatları çıkartarak ve balı da kamış şekeri ile değiştirerek söz konusu içeceği kendi damak tatlarına uydururlar.
Çikolata 1528 yılında Şarl Ken’in (Charles Quint) huzuruna sunulur. Bu dönemde çikolatanın tüketimi İspanyol kolonilerinde yaygınlaşmıştır. Çikolatanın Fransa’ya gelmesi için ise 1615 yılını beklemek gerekecektir.
18. yüzyılın sonuna kadar çikolata bir lüks tüketim malı olarak kalır. Ancak Sanayi Devrimi ile birlikte gittikçe halk tarafından satın alınabilir ve tüketilebilir bir ürün hâline gelir. 1800’lü yılların başından itibaren Hollanda’da, Birleşik Krallık’ta, İsviçre’de, Fransa’da ve Belçika’da tüm yüzyıl boyunca çikolatacılar açılacaktır.
Gittikçe artan talep karşısında, söz konusu devletlerden bazıları kakaoyu kendi sömürgelerinde de yetiştirme kararı alırlar. Alınan bu karar üzerine ekvatora yakın olan Afrikalı devletlerde kakao üretimine başlanır. Günümüzde tüm dünyadaki kakao üretiminin %70’ini Fildişi Sahili’nin, Gana’nın, Nijerya’nın ve Kamerun’un sağlamasının temel nedeni de budur.
Kaynak:
INALCO
